Teori gridir, biliyorsunuz. Yaşam ağacı işe yemyeşildir, malum. İkisini de kıpkızıl yapmaya çalışanların dünyasında, şairlerden alınmış bu tür “özlü ifadeler”in cuk oturduğu dönemler vardır. Lenin de, yaşama, sokağa ve eyleme işaret etmekte olduğu bir dönemde, Goethe’den bu dizeleri alıntılamış işte. İyi yapmış. Aklımızda yankılanıp duruyor böylece; “teorinin içinden çıkamadığımızda” ya da “ah keşke sokağın dönemi gelse” diye düşündüğümüzde…
“Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler” var bir de! Ece
Ayhan’ın bu ünlü dizesi de, solcularımızın “sevgililer günü” gibi özel
günlerdeki kurtarıcılarından biri, malum. O halde, tek bir güne özel kalmasın,
bütün bir hayata yayılsın diyelim onun için de!..
Erkin Özalp, Yordam Kitap’tan Şubat 2012’de çıkan
çalışmasının adını “Teorisyeniniz devrimciydi” koyarken aklına “mor külhani”
gelmiş midir, bilmiyorum. Nâzım’ın akla gelmiş olma ihtimali daha yüksek sanki:
“Sevdalınız komünisttir” tabii ki… Ancak kitabın adını okuyunca yahut
hatırlayınca, benim aklıma nedense Ece Ayhan geliyor ve sonuna otomatikman “…
bir düşünün abiler” getiriyorum. Biraz daha düşününce, ayrımcılık yapmamak
adına, en sona bir de “ablalar” getiriyorum…
Teorisyeniniz devrimcidir; bir düşünün abiler ve ablalar:
“Kapital, kapitalist üretim tarzının işleyiş yasalarını ve bunların kaçınılmaz
sonuçlarını tarif ederken, kapitalizmin reformlar yoluyla toplumsal çıkarlara
uygun bir düzen haline getirilemeyeceğini de açıklığa kavuşturmuştu.” (s. 12)
Devrimcidir; bir düşünün: “Marksizm yeni bir felsefe, yeni
bir Fransız sosyalizmi ya da yeni bir siyasal iktisat değil, işçi sınıfı
devriminin teorisidir. Bu teorinin gücü de eksikliği de, güncelliği de tarihsel
sınırlılığı da, işçi sınıfı devriminin teorisi olmasından kaynaklanır.” (s.22)
Bir düşünün: “Marksistler, beklemedikleri gelişmelerle
karşılaştıklarında, bunları reddetmek ya da gözlerini kapatmak yerine, işçi
sınıfı devrimi açısından ne tür yeni olanakların ve sorunların ortaya çıktığını
anlamaya ve bu gelişmelerden yararlanarak devrimci mücadeleye güç kazandırmaya
çalışır (ya da çalışmalı).” (s. 47)
Düşünün: Başlık Ece Ayhan’ı ve Nâzım’ı akla getiriyor ama
içerik Goethe’ye doğru yol alıyor anlayacağınız. Daha doğrusu, devrimci
teorinin hayatla nasıl hemhal olabileceğine…
Daha düşünecek çok şey var. Ama teorisyeniniz devrimci
olduğuna göre, en başta da devrimi, teorinin hayatla içiçeliğini düşünmeniz
gerekmez mi zaten?
Erkin Özalp öyle yapmış. “Teorisyeninin devrimciliği” ile
birlikte “Türkiye devriminin olanakları”nı düşünmüş. İlki için Manifesto’dan
girmiş Fransız üçlemesine de uğradıktan sonra Kapital’den çıkmış; ikincisi için
“yeni bir aydınlık çağın habercisi internet”le başlamış “occupy-işgal”
eylemlerine de uğradıktan sonra “seçim ve halk ayaklanması” tartışmalarıyla
çıkmış. Araya, “küçük burjuvazi” ya da “orta sınıflar”ın kapsamından, Sovyetler
Birliği ve diğer sosyalist ülkelerde yaşanan deneyimlerin artıları ve
eksilerine varıncaya kadar başka tartışmalar da karışmış.
Gerçekten de çok geniş bir alan. Yine de çok sade ve özlü
bir biçimde ele alıp, güncel ve somut başlıklarla, soru ve sorunlarla birlikte
irdelediği için, Özalp’in iyice nüfuz ettiği bir alan olmuş.
Marx’a ve marksizme dair bilhassa yeni yayınlanan kuramsal
kitaplarda “açıklık” artık sık rastladığımız bir özellik değil. Açık, sarih,
somut, örnekleyici, özlü, sade, duru… adını ne koyarsanız koyun, “net” bir
anlatım tarzı var Özalp’in. Bu da “nüfuz”u daha güçlü kılmış.
Bir yandan Kapital’in herkese karmaşık yahut “griymiş” gibi
gelen dünyası ve onu sadeleştirerek, bugünkü krizleri anlama çabamızın bir
parçası haline getirerek anlatma ihtiyacı, diğer yanda “seçimlerde kazanacağı
mevzilerle halkın çıkarlarına dayalı bir yönetim tarzının somut örneklerini
yaratması ve bu yolla zenginlerin egemenliğine son verme mücadelesini
güçlendirmesi” gereken bir Türkiye solu tartışması ve “gerçekçi hedefler uğruna
mücadele hedefiyle somut bazı kazanımlar elde etme” ihtiyacı…
Teorisyeniniz devrimciydi ve devrimcidir abiler ve ablalar;
tüm bu alanlara - tıpkı Özalp gibi - bir kez daha devrimin merceğinden bakmalı…
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder