1 Nisan 2020 Çarşamba

Kahrolsun matbaa!

haberveriyorum.net yazıları

20 Temmuz 2009


İnternet’in milletimiz açısından ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğu yavaş yavaş daha fazla çevre tarafından anlaşılırken, çok şükür, muzır siteler hakkındaki yasaklar da birbirlerini izliyor. Son olarak, Türk Telekom, haberveriyorum.net diye bir siteye erişimi engellemiş...

Ama ne yazık ki, bu tür tedbirlerin yetersiz kalacağını da saptamak zorundayız. Meselenin kaynağına inilmediği sürece, devletimiz bir yasaklayacak, muzır sitelerin sayısı belki on, belki yüz kat artacak. Meselenin gerçek kaynağı ise, çok daha gerilerde.

Her şey, matbaayla bozuldu...

Ve hepsinden önce bozulan, gençlerimizin ahlakı oldu... Geçmişte, kimin kiminle evleneceğine aile büyükleri karar verirdi. Sonra ne oldu? Matbaa sayesinde yaygın şekilde dağıtılan pespaye aşk romanları, gençlerimizin zihinlerini bulandırdı. Romanlardaki gibi hissetmeye, romanlardaki gibi hareket etmeye, aile büyüklerine karşı gelmeye, geleneklerimize aykırı ilişkiler kurmaya başladılar... Bugün hangi aile, çocuklarını düzgün, soyu sopu belli kişilerle evlendirebileceğinden emin?

Bazıları, matbaayı yalnızca bir teknik olarak görür. Hayır efendim, matbaa, başlı başına bir kültürdür, dayatılan bir yaşam tarzıdır! Hele bu kültürü ve yaşam tarzını “içeriden değiştirmek” gibi bir iş yapmaya çalışanlar, tek kelimeyle, “gaflet” içindedir.

Mesela, matbaadan sonra herkese okuma yazma öğretilmesi, bunun zorunlu hale getirilmesi üzerine hiç düşündünüz mü? Bunu neden yaptılar? Elbette ki, gençlerimizin milli ve manevi değerlerini aşındırmak için.

Eskiden, gençlerimiz, hayat hakkındaki bilgilerini aile büyüklerinden ve din alimlerimizden edinirdi. Manevi değerlere sadık kalmayı da onlardan öğrenirlerdi. Okumaya başlayınca ne yaptılar? Birtakım kitaplardan, dergilerden ve gazetelerden ipe sapa gelmez şeyler öğrenip, büyüklerini küçümsemeye başladılar! Analarına, hatta babalarına, “Ama şurada şöyle yazıyor” türü laflar etme cesaretini kazandılar! Büyüklerinin sözünü dinlemeyen bir gençliğin manevi değerleri güçlü olabilir mi?

Ama bununla da kalmadılar. Yine mesela, matbaa sayesinde, gençlerimize, zorla, gavurların dillerini öğrettiler. Sonra ne oldu? “Dilimizi geliştirmemize yardımcı oluyor” gibi bahanelerle, gavur memleketlerinden mektup arkadaşı edinenler çıktı. Düşünün, Müslüman bir Türk genci, İngilizlerle, Amerikalılarla, Almanlarla, hatta Yunanlılarla, Ermenilerle mektuplaşıyor! Bunu yapan gençlerimizin milli değerleri tahrip olmayacaktı da ne olacaktı?

Tabii ki, matbaa ortaya çıkmadan önce de, gençlik, daha bir hayalci, daha bir maceracıydı. Ama ailelerinden, köylerinden, mahallelerinden tümüyle kopup gidenlerin sayısı çok sınırlı kalıyor ve gençlik ateşleri söndüğünde, yine doğru yola sokulabiliyorlardı.

Peki ya matbaadan sonra? Zorunlu ilköğretim diye bir şey çıkardıkları yetmiyormuş gibi, bir de çocukları üniversitede okumaya teşvik ettiler! Pek çok genç, aileleriyle kavga edip, başka şehirlere taşındı. Soyu sopu belli olmayanlarla arkadaşlıklar kurdular. Gittikleri şehirlerden bir daha dönmeyenler, aileleriyle bağlarını iyiden iyiye zayıflatanlar oldu. Ailesinden uzaklaşmış bir insana nasıl güvenebilirsiniz? Soyundan uzak insan, soysuzlaşır...

Kısacası, matbaa, Türk ve İslam kültürünü bozmaktan başka hiçbir şeye hizmet edemezdi ve etmedi.

Matbaanın ülkemize girişi sırasında gösterilen tepkiler, ne yazık ki cılız ve etkisiz kalmıştı. Ama o günden bugüne kadar yaşadıklarımız, zamanında matbaaya karşı çıkanların ne kadar haklı olduklarını defalarca kanıtladı.

Eğer matbaayla gerektiği gibi mücadele edilip başarıya ulaşılabilseydi, bugün ne radyo olurdu ülkemizde, ne televizyon, ne cep telefonu, ne İnternet, ne de gençlerimizin zihinlerini teslim alan tüm diğer araçlar...

İyi niyetli olup da matbaadan (ve sonraki icatlardan) yararlanmaya kalkışanların göremediği şuydu: İnsanlar okumayı bir alışkanlık haline getirdikten sonra, sadece sizin yazdıklarınızı okumalarını sağlayamazsınız. Zaman içinde, giderek daha çok sayıda insan, farklı şeyleri bulmaya, farklı şeyler düşünmeye, farklı şeyler yapmaya başlar. Bugün her konuda ikna ettiğiniz kişiler bile, yarın, okudukları başka şeylerden ya da okur yazar olmaları sayesinde ilişki kurdukları başka insanlardan etkilenip, bambaşka yollara sapabilirler.

Bazıları alay konusu etse bile, atalarımızın şu sözünün ne kadar derin anlamlar taşıdığı ortaya çıktı: İcat çıkarma!

Bu bakımdan, meselenin kaynağına inilmeli, gerçek düşmanla mücadele edilmeli: Kahrolsun matbaa!

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder