2 Nisan 2020 Perşembe

Eşitlikçi Forum: Neden ve Nasıl?

Eşitlikçi Forum yazıları

9 Eylül 2013



Aşağıdaki metin, forum üyeleri tarafından aksi yönde bir karar alınana kadar “taslak” olarak kalacak ve değişiklik önerilerine açık olacaktır.


Sol, iktidara nasıl gelebilir?

Farklı ülkelerde ve farklı dönemlerde bu soruya çok farklı cevaplar verilebilir. Ama bu soruya herkesin anlayabileceği, net cevaplar veremeyen bir solun iktidara gelemeyeceği kesin!

Günümüz Türkiye’si söz konusu olduğunda, bu soru şu şekilde genişletilebilir: Kitlelerin eseri olacak olan, başta işçi sınıfı olmak üzere toplumun tüm sömürülen ve ezilen kesimlerinin çıkarlarını temsil edecek olan, halkın halk tarafından yönetilmesinin yolunu açacak olan bir iktidara nasıl ulaşılabilir?

Biraz daha açacak olursak,

- Yurttaşlar arasında ırklara, milliyetlere, etnik kökenlere, dillere, cinsiyetlere, cinsel yönelimlere, inançlara ya da yaşam tarzı tercihlerine dayalı her tür ayrımcılığın yasaklanmasını ve her tür eşitsizliğin ortadan kaldırılmasını,

- Çalışmanın herkes için bir hak ve ödev haline getirilmesini; tüm çalışanlara ve çalışamayacak durumda olanlara aileleriyle birlikte insanca yaşamalarına yetecek ücretlerin ödenmesini ve en az bunun kadar önemlisi, herkes için insanca çalışma koşullarının sağlanmasını,

- Devlet yöneticilerinin ve yönetim organlarının devlet yönetimiyle ilgili her tür faaliyetlerinin herkesçe izlenebilir kılınmasını, yöneticilerin gelirlerinin işçi ücretlerinin ortalamasından yüksek olmamasını, tüm yöneticilerin seçimle belirlenmesini ve yöneticilerin onları seçenler tarafından görevden alınabilir olmasını,

- Emperyalist ülkelerle girilmiş olan ittifaklardan ve emperyalizmin çıkarlarını temsil eden örgütlerden çıkılmasını,

- Irkçılık, inanç sömürüsü ve savaş kışkırtıcılığı içermeyen her tür hedef doğrultusunda örgütlenmenin ve bu hedeflerin hayata geçirilmesi için propaganda faaliyetlerinde bulunmanın serbest olmasını

hedef alan bir iktidara nasıl ulaşılabilir?

Böylesi bir iktidara ulaşılmasının önündeki temel engel belli: Çok küçük bir azınlığın, yani sermaye sahiplerinin çıkarlarını temsil eden bugünkü düzenin, iktisadi gücün yanı sıra baskı araçlarını kullanarak, toplumun çoğunluğunu egemenliği altında tutabilmesi.

Halka gerçekleri, yani sömürüldüğünü, ezildiğini, haksızlıklara uğradığını, ülkenin yanlış ve kötü yönetildiğini, halkın çıkarlarına dayalı bir düzen kurmanın mümkün olduğunu anlatmak, ve bunu hiç bıkmadan yapmak, hiç kuşku yok ki, solun en önemli görevlerinden biridir. Ama şunu da bilmek koşuluyla: Bugüne kadar, sol, hiçbir zaman, sadece halka gerçekleri anlatarak iktidara gelmedi.

Çünkü, halkın, bugün olduğu gibi harekete geçtiği dönemlerde bile, kendi çıkarlarına dayalı bir iktidar için mücadele etmemesinin nedeni, her gün yaşadığı gerçeklerden haberdar olmaması değil, önüne somut, gerçekçi, inandırıcı ve ulaşılabilir hedeflerin koyul(a)maması.

Sermaye düzeninin siyasal ve ideolojik egemenliğinin, genelde kapitalizmin bunalımlarının ürünü olarak ve özelde, bugünkü AKP iktidarı örneğinde olduğu gibi, belirli bir iktidarın somut uygulamalarının ürünü olarak, bazı dönemlerde zayıfladığı açık. Teorik açıdan bakıldığında, solun iktidara gelme şansının en fazla yükseldiği dönemlerin bu tür dönemler olduğu da açık.

Ama pratik açıdan bakıldığında, solun, sadece sermaye egemenliğinin zayıflaması nedeniyle iktidara gelemeyeceği de bir o kadar açık. Özellikle de, biçimsel demokrasinin, yani burjuva demokrasisinin yürürlükte olduğu ülkelerde.

Biçimsel demokrasi, sermaye düzenine çok önemli bir olanak sağlar: Sermayenin siyasal ve ideolojik egemenliğinin zayıfladığı dönemlerde, farklı görünümlü sayısız sermaye partisi ve hareketi, yıpranmış olan iktidarın yerini alma mücadelesi yürütür. Bunların gerçek yüzleri de zaman içinde açığa çıkacaktır elbette; ama iş işten geçtikten sonra...

Dolayısıyla, tek başına mevcut iktidara muhalif olmak (ve hatta onun en kararlı, en iddialı, en özverili vb. muhalifi olmak), solun iktidara gelmesini sağlayamaz.

“Sol, seçimlerle değil, ancak devrimle iktidara gelebilir” tezi de, ciddi bir tezdir elbette. Ne var ki, bugüne kadar, dünya tarihinde, burjuva demokrasisiyle yönetilen bir ülkede, solun somut mevziler kazanmadan, seçim başarıları elde etmeden iktidara gelmesinin herhangi bir örneği bulunmuyor. Buna karşın, burjuva demokrasisinin barındırdığı olanaklardan yararlanarak iktidara gelen ya da iktidar ortağı olan sol güçlerin varlığından söz edebiliyoruz.

Ülkemizde ise, faşizmin mutlak olarak egemen olması, bir dış savaşın ürünü olarak militarist bir diktatörlüğün kurulması ya da emperyalist işgal gibi olasılıkların hiçbir zaman tümüyle gündemden düşmeyeceği söylenebilir. Ancak, bu tür gelişmelerin yaşanmasını ummak ve beklemek, bir “iktidar stratejisi” olamaz. Diğer yandan, bu tür gelişmelerin yaşanması durumunda solun ne ölçüde etkili bir mücadele yürütebileceği, öncesinde, burjuva demokrasisinin (bugüne kadarki sınıf mücadelelerinin ürünü olarak ve ister istemez) barındırdığı olanaklardan yararlanarak kazanacağı somut mevzilere de bağlı olacaktır.

İktidar mücadelesi bir yana bırakılarak yürütülebilecek olan bir “mevzi savaşı”ndan söz etmiyoruz. Eldeki tüm örnekler, iktidar mücadelesi ikinci plana atıldığında, sol adına kazanılan mevzilerin kısa sürelerde düzen içi kurumlara dönüştüğünü gösteriyor. İktidar mücadelesi bir yana bırakıldığında, sendikalarda, meslek ve kitle örgütlerinde, yerel yönetimlerde, ulusal meclislerde vb. kazanılan koltuklar, o koltuklara oturanların kişisel çıkarlarına hizmet etmeye başlayabiliyor.

Üstelik, bu söylediğimiz, sadece iktidar hedefini tümüyle bir yana bırakan örgütlerin kazandığı mevziler için değil, bu hedefi neredeyse her gün dile getiren örgütlerin kazandığı mevziler için de geçerli olabiliyor.

Dolayısıyla, tek başına “mevzi kazanma”yı değil, kazanılacak olan mevzilerin düzen içi kurumlara dönüşmemesini, kişisel çıkarlara hizmet etmemesini, halkın halk tarafından yönetilmesi hedefine aykırı düşmemesini sağlayacak olan bir mücadeleye ihtiyacımız var.

Solun bu mücadeledeki temel silahlarından biri açıklık ve dürüstlüktür. Devlet yönetimiyle ilgili konularda halktan gizli hiçbir şeyin kalmaması için mücadele eden solun kendisi de elbette açık ve dürüst olmak zorunda. Yöneticilik görevlerine seçilenlerin, görevleriyle ilgili olarak atacakları ve attıkları her tür adım hakkında halkı eksiksiz şekilde bilgilendirmeleri, görev alanlarıyla ilgili her tür parasal bilgiyi halkla paylaşmaları, yöneticilik görevleri sayesinde elde ettikleri her tür geliri ve bu gelirlerin işçi ücretleri ortalamasını aşan kısmını halk yararına faaliyet yürüten hangi kurumlara bağışladıklarını belgeleriyle birlikte düzenli olarak açıklamaları, halkçı bir yöneticilik tarzının gerekleri arasında yer alır.

Halkın gerçekten de halk tarafından yönetileceği bir gelecek için, bugün, devlet yönetiminin her kademesinde, halkın çıkarlarını temsil eden yöneticilere sahip olmak için mücadele etmemiz gerekiyor. Sermaye düzeninin buna engel olmak için elinden geleni yapması, bu doğrultudaki mücadeleden vazgeçmenin bir bahanesi olamaz. Olması durumunda, geçtiğimiz 30 yıl boyunca pek az güç kazanabilmiş olan Türkiye solu, Taksim Gezi Parkı Direnişinin ortaya çıkardığı olanaklardan da yararlanamayacaktır.

* * *

Bu genel değerlendirmelerden hareketle oluşturduğumuz forumumuzda, solun iktidar yolunun nasıl açılabileceğini tartışacağız.

Solun iktidar yolunun açılmasına hizmet edebilecek olan somut ve güncel mücadele hedeflerini netleştirebilmek için, dünyadaki ve ülkemizdeki tarihsel ve güncel mücadele deneyimlerini değerlendireceğiz. Bu deneyimlerin eksikleri ve yanlışları kadar, geleceğe ışık tutan yanları üzerinde duracağız.

Tartışmak için tartışmayacağız. Solun iktidar yolunu açacak olan güncel hedefler konusunda netlik sağladığımız ölçüde, bu hedeflerin hayata geçirilmesi için çaba harcayacağız. Bu yöndeki çabaları destekleyeceğiz, aksi yöndeki eğilimleri eleştireceğiz.

Forumumuzda açılacak olan her başlık, tüm üyelerimizin katkılarına açık olacak. Yine dileyen her üyemizin katılabileceği çalışma grupları ya da alt topluluklar oluşturulabilecek. Bir forum sitesinin teknik altyapısının izin vereceği ve amaçlarımıza hizmet edebilecek olan her tür faaliyette bulunulabilecek.

Forumumuzun temel işleyiş ilkeleri açıklık ve dürüstlük olacak.

Forum sitemizde ticari reklamlara yer verilmeyecek, herhangi bir ticari faaliyet yürütülmeyecek.

Forumumuzla ilgili her tür karar alma sürecinde, “uzlaşmaya ulaşma çabası” esas olacak. Ama forumumuzun her üyesi, herhangi bir konuda oylama yapılmasını talep edebilecek. Tüm üyelerimiz oy kullanabilecek ve kararlar oy çokluğuyla alınacak.

Forumumuzun teknik ve bürokratik işleri, forumla ilgili karar alma süreçlerinde herhangi bir “ek ağırlık” sahibi olmayan Kolaylaştırıcılar Kurulu tarafından yürütülecek. (Kolaylaştırıcılar Kurulu şu anda Ali Mert, Ergun Çağlayan ve Erkin Özalp’ten oluşuyor.) Forum üyeleri diledikleri zaman bu kurulun bileşimini değiştirebilecek.

Çağrı metnimizi ve “Neden ve Nasıl?” metnimizi genel hatlarıyla benimseyen herkes forumumuza üye olabilecek. Forum üyeliğinde müstear isim kullanılabilecek. Ancak, kötü niyetli üyelik girişimlerini engellemek için mevcut üyelerden en az birinin referansı istenebilecek.

Forumumuzda, özellikle mevcut sol yapılar ve sosyalistler hakkında hakaret ya da küfür içeren ve/veya herhangi bir nedenle hukuki sorun doğurabilecek olan yazılara yer verilmeyecek. Kolaylaştırıcılar Kurulu üyeleri, bu açılardan sorunlu buldukları yazıları yayından kaldırarak gerekçelerini yazarlarıyla paylaşacak ve değişiklik talebinde bulunacak. Kolaylaştırıcılar Kurulu üyeleri ile yazar arasında anlaşmaya varılamaması durumunda, sorun, forum üyelerinin bilgisine sunulacak.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder