1 Mart 2012 Perşembe

Feuerbach Üzerine Tezler (Karl Marx)

Bu çeviri ilk olarak 24 Şubat 2010'da 
haberveriyorum.net sitesinde yayımlandı.

Karl Marx’ın ünlü 11 tezinin iki versiyonu var. 1845 yılında yazılan özgün metin, Marx’ın yayımlamayı düşünmediği notlarından oluşuyor. Ancak Friedrich Engels, bu notları, daha anlaşılır kılmak amacıyla çeşitli değişiklikler yaptıktan sonra, 1888’de çıkan Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu (Ludwig Feuerbach und der Ausgang der klassischen deutschen Philosophie) adlı kitabının sonuna ekliyor. Her iki versiyonu da Almancalarından çevirdim ve karşılaştırma yapılmasını kolaylaştırmak için yan yana sunuyorum (Hıristiyanlığın Özü, din eleştirisi yapan Feuerbach’ın en önemli kitaplarından birinin adı):


Karl Marx

[Feuerbach Üzerine Tezler]*

1. ad Feuerbach [Feuerbach hakkında]


1845 tarihinde yazılan özgün notlar
Engels tarafından düzenlenerek 1888’de yayımlanan notlar


1

Feuerbach’ınki de dahil olmak üzere bugüne kadarki tüm materyalizmin temel hatası, maddenin [Gegenstand], gerçekliğin ve duyusallığın, yalnızca nesne ya da görüş [Anschauung] [1] biçiminde kavranmasıdır; duyusal insan etkinliği, pratik olarak, öznel olarak değil. Etkin taraf, işte bu nedenle, materyalizme aykırı bir şekilde, soyut olarak, -bu türden gerçek, duyusal etkinliği tabii ki tanımayan- idealizm tarafından geliştirildi. Feuerbach, düşünce nesnelerinden gerçekten farklı duyusal nesneler ister: ama insan etkinliğinin kendisini nesnel etkinlik olarak kavramaz. Bu nedenle, Hıristiyanlığın Özü’nde (Wesen des Christenthums), pratik, yalnızca kirli-Yahudice görünümüyle kavranır ve tanımlanırken, [Feuerbach,] yalnızca teorik tutumu gerçek insani tutum olarak değerlendirir. Dolayısıyla, “devrimci” etkinliğin, “pratik-eleştirel” etkinliğin önemini kavrayamaz.

1

Feuerbach’ınki de dahil olmak üzere bugüne kadarki tüm materyalizmin temel hatası, maddenin [Gegenstand], gerçekliğin ve duyusallığın, yalnızca nesne ya da görüş [Anschauung] [1] biçiminde kavranmasıdır; duyusal insan etkinliği, pratik olarak, öznel olarak değil. Etkin taraf, işte bu nedenle, materyalizme aykırı bir şekilde, idealizm tarafından geliştirilmiş oldu - ama yalnızca soyut olarak, çünkü idealizm, bu türden gerçek, duyusal etkinliği tabii ki tanımaz. Feuerbach, düşünce nesnelerinden gerçekten farklı duyusal nesneler ister; ama insan etkinliğinin kendisini nesnel etkinlik olarak kavramaz. Bu nedenle, Hıristiyanlığın Özü’nde (Wesen des Christenthums), pratik, yalnızca kirli-Yahudice görünümüyle kavranır ve tanımlanırken, [Feuerbach,] yalnızca teorik tutumu gerçek insani tutum olarak değerlendirir. Dolayısıyla, “devrimci” etkinliğin, “pratik-eleştirel” etkinliğin önemini kavrayamaz.



2

İnsan düşüncesine nesnel doğruluk [gegenständliche Wahrheit] atfedilip atfedilemeyeceği sorunu, teorik bir sorun değil, pratik bir sorundur. İnsan, düşüncesinin doğruluğunu, yani gerçekliğini [Wirklichkeit] ve gücünü, bu dünyaya aitliğini [Diesseitigkeit] pratikte kanıtlamak zorundadır. Pratikten yalıtılmış düşüncenin gerçekliği ya da gerçek olmayışı hakkındaki tartışma, tümüyle skolastik bir sorundur.
2

İnsan düşüncesine nesnel doğruluk [gegenständliche Wahrheit] atfedilip atfedilemeyeceği sorunu, teorik bir sorun değil, pratik bir sorundur. İnsan, düşüncesinin doğruluğunu, yani gerçekliğini [Wirklichkeit] ve gücünü, bu dünyaya aitliğini [Diesseitigkeit] pratikte kanıtlamak zorundadır. Pratikten yalıtılmış bir düşüncenin gerçekliği ya da gerçek olmayışı hakkındaki tartışma, tümüyle skolastik bir sorundur.



3

Koşulların ve eğitimin değiştirilmesi hakkındaki materyalist öğreti, koşulların insanlar tarafından değiştirildiğini ve eğiticinin kendisinin eğitilmek zorunda olduğunu unutur. Bu nedenle, toplumu, -biri toplumun üzerinde olan- iki bölüme ayırmak zorundadır.
Koşulların değiş[tiril]mesi ile insan etkinliğinin ya da insanın kendisini değiştirmesinin çakışması, yalnızca devrimci pratik olarak kavranabilir ve akla uygun şekilde anlaşılabilir.

3

İnsanların, koşulların ve eğitimin ürünleri oldukları ve dolayısıyla değişik insanların, başka koşulların ve değiştirilmiş eğitimin ürünleri oldukları yönündeki materyalist öğreti, koşulların tam da insanlar tarafından değiştirildiğini ve eğiticinin kendisinin eğitilmek zorunda olduğunu unutur. Bu nedenle, kaçınılmaz olarak, toplumu, biri toplumun üzerinde olan iki bölüme ayırma noktasına gelir. (Örneğin Robert Owen’da.)
Koşulların değiştirilmesi ile insan etkinliğinin ya da insanın kendisini değiştirmesinin çakışması, yalnızca dönüştürücü pratik olarak kavranabilir ve akla uygun şekilde anlaşılabilir.



4

Feuerbach, dinsel kendine yabancılaşma olgusundan, dünyanın dinsel bir dünya ile dünyevi bir dünya olarak ikileşmesi olgusundan hareket eder. Onun çalışması, dinsel dünyanın, dünyevi temeline indirgenmesinden ibarettir. Ne var ki, dünyevi temelin kendisinden uzaklaşarak yukarıya çıkması ve bulutların üzerinde kendisine bağımsız bir imparatorluk kurması, yalnızca, bu dünyevi temelin kendi bölünmüşlüğüyle ve kendi kendisiyle çelişkide olmasıyla açıklanabilir. Dolayısıyla, bu temelin kendisinin, kendi içinde, hem çelişkileriyle anlaşılması hem de pratik olarak devrimcileştirilmesi gerekir. Yani, örneğin kutsal ailenin sırrının dünyevi aile olduğu keşfedildikten sonra, ikincisinin de teorik ve pratik olarak yok edilmesi zorunludur.

4

Feuerbach, dinsel kendine yabancılaşma olgusundan, dünyanın dinsel, kurgulanmış bir dünya ile gerçek bir dünya olarak ikileşmesi olgusundan hareket eder. Onun çalışması, dinsel dünyanın, dünyevi temeline indirgenmesinden ibarettir. Bu iş tamamlandıktan sonra, yapılması gereken asıl işin hâlâ yapılmayı beklediğini görmez. Gerçek şu ki, dünyevi temelin kendisinden uzaklaşarak yukarıya çıkması ve bulutların üzerinde kendisine bağımsız bir imparatorluk kurması, yalnızca, bu dünyevi temelin kendi bölünmüşlüğüyle ve kendi kendisiyle çelişkide olmasıyla açıklanabilir. Dolayısıyla, bu temelin kendisinin, önce çelişkisiyle anlaşılması, sonrasında da çelişkinin ortadan kaldırılması yoluyla pratik olarak devrimcileştirilmesi gerekir. Yani, örneğin kutsal ailenin sırrının dünyevi aile olduğu keşfedildikten sonra, ikincisinin de teorik olarak eleştirilmesi ve pratik olarak yıkılması zorunludur.



5

Soyut düşünceden tatmin olmayan Feuerbach, görüş ister; ama duyusallığı, pratik insani-duyusal etkinlik olarak kavramaz.

5

Soyut düşünceden tatmin olmayan Feuerbach, duyusal görüşe başvurur; ama duyusallığı, pratik insani-duyusal etkinlik olarak kavramaz.



6

Feuerbach, dinsel özü, insanın özüne indirger. Ama insanın özü [insan doğası], her bir bireye içkin bir soyutlama değildir. Bu öz, kendi gerçekliği içinde, toplumsal ilişkilerin bütünüdür.
Bu gerçek özün eleştirisine girişmeyen Feuerbach, bu nedenle:
1. tarihsel akıştan uzaklaşıp dinsel duyguyu kendisiyle tanımlamak ve soyut - yalıtılmış - bir insan bireyinin varlığını temel almak zorundadır; 
2. Dolayısıyla, öz, yalnızca “tür” olarak; içsel, dilsiz, çok sayıda bireyi doğal şekilde birbirlerine bağlayan genellik olarak kavranabilir.

6

Feuerbach, dinsel özü, insanın özüne indirger. Ama insanın özü [insan doğası], her bir bireye içkin bir soyutlama değildir. Bu öz, kendi gerçekliği içinde, toplumsal ilişkilerin bütünüdür.
Bu gerçek özün eleştirisine girişmeyen Feuerbach, bu nedenle:
1. tarihsel akıştan uzaklaşıp dinsel duyguyu kendisiyle tanımlamak ve soyut - yalıtılmış - bir insan bireyinin varlığını temel almak zorundadır; 
2. dolayısıyla, insanın özü, onun tarafından yalnızca “tür” olarak; içsel, dilsiz, çok sayıda bireyi sadece doğal şekilde birbirlerine bağlayan genellik olarak kavranabilir.



7

Bu nedenle, Feuerbach, “dinsel duygu”nun kendisinin de bir toplumsal ürün olduğunu ve çözümlediği soyut bireyin, gerçekte, belirli bir toplum biçimine ait olduğunu görmez.

7

Bu nedenle, Feuerbach, “dinsel duygu”nun kendisinin de bir toplumsal ürün olduğunu ve çözümlediği soyut bireyin, gerçekte, belirli bir toplum biçimine ait olduğunu görmez.



8

Tüm toplumsal yaşam özünde pratiktir. Teoriyi gizemciliğe götüren tüm gizemler, akla uygun çözümlerini, insan pratiğinde ve bu pratiğin kavranmasında bulur.

8

Toplumsal yaşam özünde pratiktir. Teoriyi gizemciliğe götüren tüm gizemler, akla uygun çözümlerini, insan pratiğinde ve bu pratiğin kavranmasında bulur.



9

Tefekkürcü [2] materyalizmin, yani duyusallığı pratik etkinlik olarak kavramayan materyalizmin ulaşabildiği en ileri nokta, tek tek bireyler ve burjuva toplumu [3] görüşüdür.

9

Tefekkürcü [2] materyalizmin, yani duyusallığı pratik etkinlik olarak kavramayan materyalizmin ulaşabildiği en ileri nokta, “burjuva toplumu” [3] içindeki tek tek bireyler görüşüdür.



10

Eski materyalizmin bakış noktası, burjuva toplumudur [3]; yenisinin bakış noktası, insan toplumu ya da toplumsal insanlıktır.

10

Eski materyalizmin bakış noktası, “burjuva” toplumudur [3]; yenisinin bakış noktası, insan toplumu ya da toplumsallaşmış insanlıktır.



11

Filozoflar dünyayı yalnızca farklı şekillerde yorumladılar; önemli olan, onu değiştirmektir.

11

Filozoflar dünyayı yalnızca farklı şekillerde yorumladılar; ama önemli olan, onu değiştirmektir.




* “Feuerbach Üzerine Tezler”, Karl Marx tarafından Brüksel’de, muhtemelen Nisan 1845’de yazılmıştı. Marx’ın 1844-47 defterinde, “1) ad Feuerbach” (Feuerbach Hakkında) başlığının altında yer alıyorlar. Engels tarafından, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu başlıklı çalışmasının 1888 baskısının ek bölümünde yayımlandılar. Engels, bu baskının önsözünde, söz konusu önemli teorik belgeyi “Feuerbach Üzerine Tezler” diye andığı için, tezlerin başlığı da bu oldu. Marx’ın yayımlanmalarını düşünmediği kısa notları okurlar için daha anlaşılır kılmak isteyen Engels, “Tezler”i yayına hazırlarken, bir dizi editoryal değişiklik yaptı. Burada, “Tezler”in her iki versiyonu da -yani hem Marx’ın özgün metni hem de Engels tarafından düzenlenen metin- yer alıyor. Özgün metin ilk olarak 1924’te SBKP (Sovyetler Birliği Komünist Partisi) Merkez Komitesi Marksizm-Leninizm Enstitüsü tarafından Almanca ve Rusça olarak yayımlandı (Marx-Engels Archives, Book 1); İngilizcede, Karl Marx and Frederick Engels, The German Ideology [Alman İdeolojisi], Parts I & III, Lawrence and Wishart Ltd., London, 1938’de yayımlandı. Düzenlenmiş metnin ilk İngilizce çevirisi, Frederick Engels, Feuerbach. The Roots of the Socialist Philosophy [Feuerbach. Sosyalist Felsefenin Kökleri], Chicago, 1903’ün ekinde yayımlanmıştı.  (MIA)

[1] Bugüne kadar daha çok “sezgi” diye çevrilen “Anschauung” sözcüğü, “derin düşünme yoluyla ulaşılan fikir, görüş, kavrayış vb.” anlamına geliyor; “dünya görüşü” (Weltanschauung) ve “doğa görüşü” (Naturanschauung) örneklerinde olduğu gibi...

[2] “Anschauende”: Derin düşünen, bu yolla “görüş” (Anschauung) oluşturan.

[3] “Bürgerliche Gesellschaft”: İngilizcede “sivil toplum” (civil society).

Çevirisi yapılan özgün metinler:

Karşılaştırma için başvurulan İngilizce kaynak:

Karşılaştırma için başvurulan Türkçe kaynak:
Karl Marx, “Yeni Materyalizmin Bakış Açısı Toplumsal İnsanlıktır”, çev: Ahmet Kardam, K. Marx-F.Engels, Felsefe Metinleri içinde, Sol Yayınları, Ankara, 1999.

1 yorum :

  1. Çok teşekkürler. Emeklerinize sağlık çok değerli bir çalışma.

    YanıtlaSil