Bir yerlerde karşılaşanların sayısı çoktur; “iki ineğiniz varsa” diye başlanır ve arka arkaya sıralanır: “Sosyalizm: İki ineğiniz varsa birini komşuya verirsiniz. Komünizm: İki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır, size süt verir. Diktatörlük: İki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır, sizi vurur...” Böyle uzar gider. Ekleme çıkarma yapanların sayısı da az değildir...
Ama bu tür listelerdeki en önemli nokta genellikle dikkatlerden kaçar: “İki ineğiniz varsa”, yani geçinmeniz için gerekli olan üretim araçlarının sahibi iseniz!
Toplumsal düzenlerin ineklere göre tarifini ilk kim yaptıysa, kimlere sesleneceğini iyi hesapladığı için takdir edilebilir. Ama çok da abartmamalı: Anti-komünistler, başından beri, küçük mülk sahiplerini (ve küçük mülk sahibi olmayı hayal eden diğer emekçileri), “komünistler gelirse, neyiniz var neyiniz yok, el koyacaklar” diyerek korkutuyor. Oysa insanlık nüfusunun belki de yüzde 90’dan fazlası, ellerinden alınacak doğru dürüst bir şeye sahip değil!
Dolayısıyla, hikayenin doğrusu, ancak şöyle başlayabilir: “İki inek varsa...”
Buna göre yazarsak:
KÖLECİ TOPLUM: İki inek varsa, gücü yeten bunlara el koyar. İneklere (ve köle sahibinin tüm diğer işlerine) bir köle bakar, köleye açlıktan ölmeyeceği kadar süt verilir, gerisi zaten köle sahibine aittir.
FEODALİZM: İki inek varsa, bunlar, birisine babasından kalmıştır. İneklere bir köylü bakar, sütün yarısı ona bırakılır, geri kalanını (ve kaymağını) ağa alır. Bu arada köylü, ağanın ayak işlerini de yapmak zorundadır.
KAPİTALİZM (erken dönem): İki inek varsa, bunlar bir patrona aittir. Patron, ineklere bakması için bir işçi tutar, ona sütün değerinin onda biri kadar ücret öder. İşçi, çalışmadığı zamanlarda özgürdür!
KAPİTALİZM (tekelci dönem): İki inek varsa, bunlar iki bin ineği olan bir şirkete aittir. Şirket, tüm ineklere bakmaları için yüz işçi tutar, onlara toplam olarak sütün değerinin yüzde biri kadar ücret öder. İşçiler, çalışmadıkları zamanlarda özgürdür!
FAŞİZM: İki inek varsa, bunlar bir patrona ya da şirkete aittir. Devlet, her tür grev ve direnişi yasakladıktan sonra, ineklere bakan işçilerin yarısını askere alıp savaşa gönderir, geri kalanların ücretleri yarıya düşürülür.
ŞERİAT: İki inek varsa, bunlar bir patrona ya da şirkete aittir. Devlet, her tür grev ve direnişi yasakladıktan sonra, ineklere bakan işçilerin yarısını din ve ahlak zabıtalığına alır, geri kalanların ücretleri yarıya düşürülür, cuma günleri haftanın tek tatil günü ilan edilir, kadınların örtünmesi, beş vakit namaz ve oruç zorunlu hale getirilir.
SOSYALİZM: İki inek varsa, devlet bunlara el koyup en az iki bin ineğin bulunacağı bir işletmeye devreder. Söz konusu işletmede yine yüz işçi çalıştırılır, bu işçilerin beslenme, barınma, sağlık hizmetlerinden yararlanma, kendilerinin ve çocuklarının eğitimi gibi temel gereksinimleri karşılanır, bunların üstüne de harcadıkları emeğe göre ücret ödenir. Ama kimileri, “Niye kola yerine süt içiyoruz?” diye şikayet eder.
KOMÜNİZM: İneklere insanlar yerine robotlar bakar. Herkese ihtiyacı kadar süt verilir. Bu arada, insanlığın tarih öncesi dönemlerinde toplumsal eşitsizliklerin bulunduğunu öğrenip bunu heyecanla anlatmaya çalışanları kimse dinlemez...
İlk olarak 6 Temmuz 2009’da haberveriyorum.net sitesinde yayımlandı.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder